Renklerinden dolayı hor görülen, aşağılanan, ama bir yandan da hayatların görünmeyen kahramanları olan siyahi kadınların öyküsü bu. Hizmetçilik yapan, çocuk büyüten ama insan yerine konulmayan kadınların… Bir genç gazetecinin, Skeeter’ın cesaretiyle başlayan bu yolculuk, sadece bir kitap yazmak değil; bir devrimin ilk adımı oluyor adeta.
Aibileen’in o içimize işleyen sesi: “Sen akıllısın, sen değerlisin…” cümlesi hâlâ kulaklarımızda yankılanıyor. Bir annenin kendi çocuğunu büyütemezken, başkasının çocuğuna sevgiyi öğretmeye çalışması… Bu nasıl bir yürek?
Film, yalnızca ırkçılığı değil; kadınların dayanışmasını, korkularını, cesaretlerini ve en önemlisi de seslerini yükseltme çabasını anlatıyor.
Renklerin, sınıfların ve suskunlukların ötesinde bir bağ kuruyor bizimle. Bize, zaman ne kadar değişirse değişsin, adaletin ve insanlığın hâlâ mücadele edilerek kazanıldığını hatırlatıyor.